17 Ocak 2012 Salı

Kosova Bir Yaşında,Geçmişi Geleceği...


Kosova Bir Yaşında,Geçmişi Geleceği...PDFYazdıre-Posta
Cuma, 20 Şubat 2009 11:36
Yeni adıyla kurulan bu devletin geçmişi varmı?
Dünya devletlerinin cağrafyasını göz önüne getirildiğinde, Balkan ülkelerininki gibi dünyanın hiçbir yerin eşi benzeri olmadığı görmek güç olmasa gerek.
Arnavutların tam tamına 96 yıl emek, kanlarını ve canlarını verdikten sonra ‘ideallerini gerçekleştirme yoluna girdiklerini ve gelecek 5–10 içerisinde Balkanlarda onların çağı olacağı dünya üzerinde yaşayan tüm Arnavutların %85’inin üzerinde inandığı bir destür’ haline gelmiştir. Bu uğurda emek vermeden ancak “diplomatik bağış ya da ceza!(DeFacto)” niteliğinde gelen bir ikinci Arnavut devleti denilen “Kosova Cumhuriyeti” devleti doğuruverdi. “Bu uğurda emek vermeden” diyorum çünkü, dünyanın neresinde yaşıyor olursa olsun entelektüel olan ya da olmayan hiçbir Arnavutun gönlü ve mantığı “Kosova Cumhuriyeti diye bir devletinin kabulü söz konusu olamayacağını inancıyla yaşıyordu. Bu milli duyguların “Pa Plavë e Guci, pa Kosovë e Çamëri ska Shqipëri---Plava ve Gucia, Kosova ve Çamerya’sız Arnavutluk yoktur” destürüyle büyümüştür her Arnavut. Hatta beşikteyken ve de anaların kuçaklarındayken söylenen ninnilerde bile hep bu destürlerdi. Bir halkının topraklarının 3/2 başkalara veren “Europa e Vjeter---Eski Avrupa”, bu halka bir asra yakın adaletsizlik yapan, adaleti yerine getirmek için İsa Boletini’nin Londra’ya gidişini anlatan ve her Arnavutun hayat felsefesini oluşturan bu mitolojiye dönüşmüş olan bu gerçek doğup büyümüştür. Bir Arnavutun hakkını-öcünü-ait olanını almadan ölemeyeceğini, Oso Kuka’nın yaşam felsefesini, binlerce yıllık oluşagelen Arnavut BESA’sının birlik beraberlik felsefesini çoluk-çocuğuna aktarmazsa lanetleneceği inancı, vatana ihanetin cezası modern kanunların değil Leke Dukagjini Kanunnamesinide belirtildiği gibi cezalandırılacağı ve de mezarı bile içine barındırmayacağı gibi… örf, adet, gelenek, görenek ve kültürüyle doğup büyüyen bu halk ne kadar daha ayrı ayrı devletlerde bırakılacak… Yeni bir devlete ihtiyacı yoktu Arnavutların.
Kosova’nın geçmişi var ama Sırp değil, o Arnavut’tu ve öyle kalacaktır. Fakat bunu belirtirken yanlış anlaşılmaması gerek çok önemli bir konu var burada o da “Kosovar-Kosovski-Kosovoan” diye bir ırk yoktur dünya. Kosova coğrafi bir bölge adıdır ve binlerce yıldır Trakların torunları olan İliryalılar ve onların çocukları olna Arnavutların topraklarıdır. Amma bu topraklarda Arnavutlar tarihinde hiçbir ırka ve hiç kimseye karşı soykırım-Genocide yapmadılar. Başkaları geldi ve eskiden olduğu gibi son yıllarda da soykırım yaptıklarını dünya âlem biliyor. Belgrat tv’lerinde canlı canlı Boşnak Müslümanları ve de Arnavut Müslümanları çoluk-çocuk, kadın-erkek, genç-yaşlı demeden işkencelerle katledildi. Hatta BM askerlerinin gözetimi altında olan kamp ve bölgelerde bu korumasız-sılahsız insanlar hiç uğurna katledildi. Oysaki bunlar suçsuzdu, tek suçu Boşnak olmak, Arnavut olmak, Müslüman olmaktı.
Avrupa bölgemizde hata üzerine hata yapmaya alışmıştır. Bahçesi olan bu bölge onun için önemi hiç yoktu şimdiye kadar. Bunu da, yaptığı hataları düzetmeye başlamamasından anlıyoruz. Ama tükenen Avrupa yeni mekânlar ararken kendi bahçesine göz attı. Attı ama yabani hayvanlar ne bir ot bırakmış ne de bi ağaç… sadece kan ve bu dökülen kanı istikrarlı bir gelecek için affedebilecek iki halk gördü. Bıkmış usanmış bu iki halkı daha da ezmek ve üzerlerine ekspertiz yapmak kolay olacağı için deney olarak kullanmayı başladı. İlki BonsaHersek Cumhuriyeti idi, istikrar yok, ümit de yok, tutmadı işte maalesef. İkincisi Kosova idi, bu da hiç tutmayacağı bile bile dokuz sene sonra ilkel bir kabileciliğin ötesinde bile geçmeyen bir anlayışla bir devlet kurdu, onun adı “Kosova Cuhuriyeti”ydi. Geçmişinden kopartarak sankı gökyüzünden yeni inmiş altı tane halklı bir devlet.
Avrupa’nın unuttuğu değil ama görmezden geldiği şu konu var; bölgenin insanları tam tamına 500 sene birlikte yaşadı. Birbini öldürmeden, elindeki lokmayı almadan. Bilakıs tam tersine, birbirini yaşatarak ve besleyerek. Bölgenin geçmişi var ama yok saymak, yönetme açısından büyük avantajlar eline almış olunuyor.
Kosova’nın geleceğine dair Amerika ve Avrupa’nın düşünceleri
Sırplar sömürgeci anlayışıyla tüm dünyanın gözlerinin önünde olay çıkartıyorlar. Yıllar önce kendi evlerinden edilen Kosovalı Arnavut halkı, geri dönemiyor. Ufacık bir hamleden Belgrat ayağa kalkıyor ve “işte terörist Arnavutlar” diye bağırmaya başlıyor. O kadar bağırıyorki sesi ta Moskova’ya kadar gidebiliyor…
Avrupa bu soğukta donmamak için çoğu kez görmemezlikten geliyor. Ya da okyanusun ötesinde öyle davranılması gerektiği emri geliyor…
Ama artık AB bağını bahçesini bakmak zorundadır. Bakma zamanı gelmiştir çünkü bağının bahçenin bakımını uzun zaman uzakta yaşayan bir komşuya hatta tanımadığın birine birakırsan, döndüğünde hiçbir şey bulmayadabilirsin…
Avrupa bağını bahçesini özellikle yeni yarattığı devletin bir yılını doldurmadan bakmaya başladığını sinyallerini vermiş durumda. Ama neredeydi bugüne kadar, neden şimdi. Şimdi çünkü ABD’nin Polonya’da Füze Kalkanı Projesini Rusya’nın kesinkes olarak istememesinden kaynaklanan “proje durdurulması”, gözler Arnavutlara çevrildi. Çünkü ABD Füze Kalkanı Projesininden vazgeçmeye niyeti olamayacağı için, ancak yer konusunda değişikliğe gidebilir. En makul yeri de yine AB’nin artasında eski ultra-diktatör-komünist ülkesi Arnavutluk. Burada Kosova ile bağlantısı şu: ABD için Balkanlarda “Arnavutluk-Albania” yok, “Arnavut-Albanian” var. Bu da Kosova’nın o projenin tam ortasında olacağı anlamını taşımaktadır.
Kosova’nın geleceğine dair Avrupa ne diyor
Bu hamlelere karşı günümüz AB’si ayağa kalkmış görünüyor. 8 Şubat 2009 tarihinde Avrupa Parlamentosunun Güneydoğu Avrupa Komisyonu başkanı olan Doris Pack “Sırpların bu nesli dahi Kosova’nın bağımsızlık ve egemenliğini asla kabul etmeyecektir. Meseleyi çözmek için çok akıllı bir seçim aranması gerektiğini” belirtmiştir. Bu da gözteriyor ki AB’nin tüm Balkan halkların istikrarı için akıllı bir seçimi yoktur.
Kosova ile ilgili AB’nin hamleleri son 5-6 aydır ama özellikle de son günlerde önplana çıkmıştır. Avrupa Hollanda Parlamenteri olan ve Kosova raportörlüğünü üstlemiş olan Joost Langendijk geçen hafta “Kosova sorunu için Almanya ve İrlanda örneğini uygulamamız gerekmektedir. Yani Priştine ile Belgrat arasında ‘bir kreative diplomatik çözümün’ üretilmesi gerektiği” rapor etmiştir. Bu rapordan sonra Avrupa Parlamentosu “tüm üye ülkeleri Kosova’nın bağımsızlığını tanıması için meclise oturup gerçekleştirmiş ve yapılan oylamada büyük bir yaptırım güçü olmasada 229 oya karşı 281 oy ile kabul edilmiştir.
AB’nin Balkan statejisini ve özellikle Arnavut Meselesini çözme konusunda istek ve stratejilerini iyi kavrayan Tirana siyaseti, AB’den en azından komşusu Yunansitan kadar çıkar elde etmek için koz olarak ABD’ye yanaşmanı kullanmaktadır. ABD’den güç alan Tirana, 5 Şubatta Belgrat’ta AB üyeliği için ortak deklarasyon yayınlamak için topalan Balkan ülkeleri “Hayır, Priştine’siz Avrupa Entegrasyonuna asla evet demeyiz” belirttikten sonra ortak bildirinin yayınlanmaması, aslında hem ABD’nin başarısı hem de Arnavutların bçlgede aktörlük yapacak bir konuma geldiklerinin bir göstergesi olduğu belirtilmektedir.
Avrupa Arnavut meselesini ya tüm bölgeyi birliğe alıp, ve sınırların kalkmasıyla bu sorun da çözüleceğini hesaplıyor ya da iki Almanyaların birleşmesi gibi bir bir pratik çözümle çözeceğini belirtmektedir.
Türkiye’nin Kosova Siyaseti
Bu konu Türkiye’de çokça yazılıp çizilmektedir. Ancak şunu belitmek gerekir ki birçok yazar ya da gazeteci veyahut akademisyen olayları ve stratejileri değerlendirirken hataya düşmektedir. Farklı değerlendirmelerde gözden kaçmayan şu “Ankara ve Türk halkı için Kosova çok önemli… çünkü orada Türkler yaşamaktadır. Bunun için Ankara Kosova konusundaki stratejisini oradaki Türkler üzerine kurması gerektiği” belirtilmektedir.
Bu anlayış çok yanlış, devlet geleneği olan, özellikle Davos’tan sonra geldiği konumu açıkça gösterebilen Ankara, Kosova, Makedonya hatta Balkanlar ülkeleri için bu kadar basıt stratejilere sahip olmadığı anlaşılmaktadır.
Kosava’daki Türk’ün orada herhangi bir problemi yok. Türk ile Arnavut asırlardır beraber yaşamıştır ve yaşamaktadır. Oradaki küçük sayıda bir Türk azınlığın Ankara’ya getirisi olamaz. ABD oradaki faktörü anlamış ve Füze Kalkanı Projesini uygulamaya geçiriyor. Ankara da ucuz ve romantik şeylerin peşine gitmez. Kosova ve tüm Balkanlarda Osmanlının izleri her attığın adımın önüne çıkıyor. AB Türkiye’yi saf dışı bırakabilmek için Arnavut ve Boşnak Müslümanların din anlayışını ve yaşantısını benimseyip resmi hale getirmeye çalıştığını belirtilmektedir. Bu hamleye karşı, bu doğrultuda Ankara bunu tersine çevirmek ne yapmakta ve ne yapmalı meselesi önem kazanmalıdır.
Arnavutlar, Kosova geleceğine dair ne diyorlar
Aslında konun en can alıcı noktası da budur “Dünya konuşuyor ama Kosova’nın içinde ve dışındaki Arnavutlar ne diyorlar, ne düşünüyorlar, ne yapmaya çalışıyorlar” soruları önemlidir. Çok önemli konular bunlar çünkü Arnavutlar açısından bakıldığında konu daha net anlaşılır.
Arnavutların resmi söyleminde Kosova ile ilgili durumun iyi bir gidişatta olduğudur. Fakat halk böyle dememektedir. Bağımızlıkla memnun olmayan çoğunluğunu oluşturmaktadır. Çünkü Arnavutların kendi babaları bıraktığı kendi topraklarında bir devlet ve bit bayrak altına toplanmaları gerektiği inancı hergeçen gün artmaktadır. Özellikle de bu milliyetçi davranışla Sırplarla aynı kefeye girmediklerini de belirtmektedirler. Çünkü Arnavutların “Milliyetçiliği” Sırplarınkinden çok farklıdır. Arnavutlar soykırım yapmaz, diğer ırkları da evinde ve bahçesinde barındırp misafir etmeyi çok iyi bilir. Bunun da örnekleri tarihin her anında mevcuttur. Bu inançla Arnavut milliyetçiliği istikrarsızlığı değil bilakis istikrarın ta kendisi olduğu belitmektedirler. Resmi söylem aslında bundan pek uzakta durmamaktadır. Ama açıkça da gerekmediği takdirde de belirtmemekteler…
Konuyla ilgili bir diğer önemli saılabilecek konu da şu; “SH.A.İ.B.K”, “Vetevendosja”, “FBKSH – AKSH”, “UÇK”, “Levizjaperbashkim”, “Varta” … gibi dünya çapında kendi rüştünü ıspatlayabilmiş Arnavut organizasyonlarına da kulak asmak gerek. Bu organizasyon ve örgütlerin etrafında yüzbinlerce maddi manevi desteğini esirgemeyen gönüllünün varolduğunu bilmek gerek. Bunlar “Ma Gëzofsh Kosovë Lirinë---Kosova’m Kutlu Olsun Sana Bağımsızlığın) belirtseler de milli mesele için sadece bir başlangıç olduğunu da vurguluyorlar. Kaba kuvvete eğilmememsi gerektiğinin farkında ama başka çare kalmazsa o yola da başvurmak için yüzbinlerce gönüllünün olduğunu belirtmketedirler. Gelecek için kararlar alınırken bunları yok saymak hata olacağını belirtilmektedir.
Balkanlar artık barış, huzur, refah ve istikrar istiyor. Bunların dışında başka bir şey istemiyor. Büyük güçlerin çıkarları doğrultusunda Balkanları alevlendirilmesin bir daha…
AB alsın için geriye kalan balkan ülkelerini çünkü Bulgaristan ve Romanya’dan daha geride değil bu ülkeler…
Kosovë Hey Kosova Kutlu olsun bağımsızılığın sana.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder