17 Ocak 2012 Salı

Günümüz Diplomatı'nın Görevi 1-2


Günümüz diplomatı'nın görevi (1)PDFYazdıre-Posta
Cumartesi, 15 Kasım 2008 19:44
Uluslar arası ilişkiler bölümünü yeni kazanan bir öğrenci, bu bölümden mezun olmayan ama ülkesine diplomasi alanında hizmet etmeye başlayacak olan ya da konuya merakı olan bir kişi ilk olarak merak ettiği konular “bir diplomatın temel görevi nedir, neyle meşgul olur, göreve başlayacağı ülkeden vatanına hizmetleri ne ve nasıl” olacağıdır.

Bugün bu köşemde diploması dersi veriyor değilim ancak her geçen gün daha da modernleşen ve teknolojisi her dakika ilerleyen ve gelişen bir dünyada yaşadığımız herkesin malumudur. Bunun için günümüzde bir diplomatın, diplomat olurken “üstlendiği kutsal görevlerini yerine getireceği hususunda inandığı değerler üzerine and içtiği için” yerine getirip getirmediği ve nasıl getirmesi gerektiği hakkında bir iki fikir tartışmaktır.
12 sene önce okuduğum bir kitaptan aklıma kalanlarıyla, Avusturya’nın Viyana kentinde 1961 yılında yapılan ve “Viyana Sözleşmesi” olarak tarihe geçen anlaşma diplomatlarının görevlerini şöyle belirtildiğini hatırlıyorum. 1- kendi devletinin bağımsız ve egemenliğini, kabul eden devlette temsil etmek, 2- kendi devleti adına yapıcı diplomatik görüşmeler yapmak, 3- iki devlet arasındaki iyi ilişkiler geliştirmek, 4- devletinin ve vatandaşlarının uluslararası hukukun tanıdığı hak ve çıkarlarını korumak ve 5- hem uluslar arası hukukta hem de bulunduğu ülkenin yasal sınırlar içinde, kabul eden devlet hakkında bilgi toplamak ve bunları değerlendirerek devletine rapor halinde objektif bilgiyi ulaştırmaktır.
Eski çağlarda ve hatta bu kadar modern teknolojinin olmadığı 50 ila 100 sene öncesine kadar devletler, diğer devletler hakkında tüm bilgilerini, gücünü, kendi ve diğer devletler hakkında niyetlerini oraya gönderdikleri diplomatların çalışmalarıyla topladıkları raporlarından öğrenme fırsatı elde ederlerdi. Fakat günümüzde teknolojinin gelişmesi, son teknoloji kitle iletişim araçlarının rahatlıkla elde edilmesiyle, diplomatların bulundukları ülkede hem malumat toplama hem de kendi ülkelerine iletme konusunda elde ettikleri rahatlığı biraz da olsa onları rahatlatmıştır. Eskiden ve de günümüzde her ne kadar “diplomat, eşittir ajan” olarak düşünülürse de aslında konu tamamen farklılık arz etmektedir. Çünkü eskiden olduğu gibi diplomat ülkesi için “tek bilgi toplayıcısı” ve tek onun verdiği raporla kendi ülkesinin merkezi yönetimi hareket etmemektedir. Günümüzde bilgi birçok kanalla elde edilmekte ve kullanılmaktadır.
Bugün diplomatların asıl görevi 1-ülkesi için görüşmeler ve sıkı pazarlıklar yapmak, 2-bulunduğu ülkede vatandaşları varsa onların haklarını ve mallarını korumaktır. Buna, bulunduğu ülkenin başka ülkelerle problemleri varsa arabuluculuk için kendi devletine önayak olmak olarak da eklenebilir. Bunu yaparken seçeceği metot yapıcı olmaktır. Bunları yaparken de bulunduğu o devletin kendi halkıyla sorun yaşatmaması gerekir. Bulunduğu devletin kendi halkıyla bu konularda hassaslığı varsa eğer yansız ve tarafsız davranmak durumda ve yeni bir metotla daha yapıcı çözümler üretmesi gerek. Fakat bunu yapamazsa onun diplomasi girişimi başarısız olmuş demektir.
Eskiden olduğu gibi günümüzde de diplomat gittiği ülkenin başkentinde oturup kalamaz. Bütün ülkede seyahatler yapmalı ve sadece o ülkenin elit tabakasıyla bir araya gelip oturup kalkmamalıdır. O ülke halkının bütün kesimleriyle, hükümetiyle muhalifleriyle temasa geçmesi gerekir. Çünkü bunu yapmıyorsa, temasta olmadığı kesim ile, ona ve ülkesine ihtiyacı olan bir diplomasi girişimi gerekirse başaramayacağı ortadadır. Diplomat bulunduğu ülkeyi ve halkını çok iyi öğrenerek onlarla samimi arkadaşlık ve iyi dostluklar kurmak zorundadır. Kendisi bunu yapamıyorsa en azında o ülkede bulunan kendi vatandaşlarına ön ayak olarak bu yöndeki ilişkileri gerçekleştirmeyi başarmak zorunluluğu var.
Modern diplomat, her ne kadar ülkesi güçlü ya da süper güçlü olsa, bireysel çıkarlar doğrultusunda kendi ideoloji, karakter ve düşüncelerini doğrulayıcı nitelikte hareket etmemesi gerektiğini bilmelidir. Çünkü bunu yaparsa görevini tamamlamadan fiyasko vereceği bellidir ve bu konuda  dünyada örnekler çoktur. Devamı Haftaya 
http://www.balkangunlugu.com/v3/index.php?option=com_content&view=article&id=427:giplomatn-gi-1&catid=44:sokol-brahaj&Itemid=454


Günümüz Diplomatı'nın görevi (2)PDFYazdıre-Posta
Salı, 02 Aralık 2008 01:23
Bir diplomatın, diplomat olurken “üstlendiği kutsal görevlerini yerine getireceği hususunda inandığı değerler üzerine and içtiği” için yerine getirip getirmediği hep merak konusu olmuştur. Diplomat inandığı değerleri kesinlikle yok saymaz ancak anlayış farkından kaynaklanan bazı hususlar söz konusudur.Diplomatların anlayışı diğer vatandaşlardan farklıdır.Diplomat bireysel çıkarlar doğrultusunda kendi ideoloji, karakter ve düşüncelerini doğrulayıcı nitelikte hareket etmemesini bilir.Çünkü üstün bir akademik yeteneğe sahip ve özellikle sosyal bilimlerde başarılı olan diplomat olur.Hemsöz hemde yazıdaki ayrıntıyı, öz ifadeyi algılayabilen ve anlatabilendir.Başkalarını etkileyebilen olmasının yanı sıra düşüncelerini de başkalarına söz ve yazı ile aktarabilendir.Diplomat en az 3 dil bilen, iletişimci, yenilikçi, yaratıcı ve coşkulu, sorumluluk
duygusuna sahip ve sır saklayabilendir. Bu açıdan bakıldığında hiçbir diplomat kötü niyetle işe başlamaz.Ancak diplomat atanmalarında her zaman usule uyulmadığını da ara sıra dünyamedyamanşetlerinde de çıkmaktadır.Özellikle devlet geleneği olmayan yeni veya küçük devletlerde bu daha çok rastlanmaktadır.Çünkü devlet geleneği olmayan bir ulusun bu önemli atamalarında hal/hatır/torpil ön plana çıkar.Ve bu diplomatlar ülkesine hizmet için gittikleri ülkelerde asıl görevlerini unuturlar ya da ülkesininmenfaatine değil de bazı grupların ya da bireysel çıkarlar doğrultusunda hareket ederler. Yaptıkları yolsuzluklarını örtmek için de hata üstüne hata yaparlar. İktidarlar değişince de bu gibi diplomatlar da değişir ve yeni atanan diplomatlar bu hataları düzeltmek için uğraşlar verse de o hataları düzeltemez. Devlet geleneği olmayan bazı ülkelerin öyle diplomatları var ki, üstlendiğimisyonu gittiği ülkede yüksek başarıyla ülkesini temsil etmek ve çıkarları doğrultusunda büyük hizmetler vermekle kalmayıp, bulunduğu ülkeden diğer ülkelerle de büyük bir diploması çalışmaları yapıyorlar.Bir seferinde 22-23 diplomatın toplandığı bir toplantıda katıldım.Bu diplomatların ikisi hariç diğerleri genç ve orta yaşlıydı.Ancak biri vardı ki herkes ona öyle bir saygısı vardı ki anlatamam.Benimsamimi olduğumdiplomatı sordum “neden bu adamdiğerlerinden en çok sayılan diplomattır ki, bu ABD’nin diplomatı da değil” o da bana gülerek döndü “sen daha gençsin, o benimçok samimi ve örnek aldığım bir
arkadaşmeslektaşım.Bu adamın ülkesi için yaptığını burada ki hiçbir diplomat yapmamıştır” dedi ve o soruyu “ne yapmış ki?” sorduğumda “ülkesi bizden kaç sene sonra devlet olduğunu bir bilsen…geldiği konumunu görüyorsun değil mi, işte bu adamın emekleri çoktur” dedi.Bir ara o diplomat ile ayaküstü birazmuhabbet etme fırsatı yakaladım ve hemen sordum“beş saattir bu kadar diplomatın arasında sizin kadar saygı görenini görmedim.Burada en yaşlısı da değilsiniz. Bunun sebebini          öğrenebilirmiyim?”.Gülümseyerek biraz daha yaklaştı bana ve çokmütevazı bir şekilde omzuma elini atarak “ey genç benimbir şey yapmamı bırak ben çok şey yapmadım.Buradaki bütün diplomatlardan ülkesi için en az yapan benim.Buradakimeslektaşlarımın ülkeleri zengin ve istikrarlıdır ama benimülkemzengin ve istikrarlı değildi. Bunlar ülkeleri için çok çalışırken ben çalışamadım.Çünkü benimmisyonum24 saatte 3-4 (üç-dört) saat uyumak değil ama uyudum. Saygının sebebi, meslektaşlarım onlardan daha çok çalıştığımı zannediyorlar da ondandır”.Benim samimi olduğumu diplomat da yanımıza yaklaştı ve beni ona tanıştırdı.Diplomasi biliminemeraklı olduğumu ve bu konuda okuduğunu anlattı.Ondan sonra bana o diplomatı anlatmaya başladı.Adammüsaade isteyerek sözünü kesti ve bana dedi ki: her diplomat “ülkesi için üstlendiği kutsal görevlerini yerine getireceği hususunda inandığı değerler üzerine and içer, yemin eder.Ve eğer yerine getirmezse ne değer, ne etik ne de insanlığı kalır.Yerine getirmezse vatanına ihanet etmiş olur.Vatanına ihanet eden kimolursa olsun ne bu dünya ne de öbür dünya da hayır görmez. İki günlük bu dünya için şerefini ayaklar altına alan bir insan ne kendine ne de ülkesine hayrı yok.Bunun için diplomasiyi kutsal bir görev olarak kabul eden biri hakkını vermek mecburiyeti var. Hem ülkesi için hizmetler vermek, hem ülkesinde ki vatandaşları için hemde bulunduğu ülkedeki kendi vatandaşları için zerre kadar bireysel çıkar gözetmeksizin çalışmak boynunun borcudur. Sevgili dostum, diplomasi bilimi ile pratiği arasında farklılık var gibi görünse de aslında yoktur.Teori pratiğe götüren ilk ve en sağlam basamaktır.Her şey teoride kalmaması gerek, pratikle işlevsel hale getirmek, diplomat bunu yaparsa o zaman ülkelerarası ilişkiler gelişir, istikrar sağlanır ve diplomasi siyasetinin amacı olan ülkelerarasında istikrarlı ilişkiler elde edilmiş olacağını” bana anlatarak muhabbeti kestik. Son olarak bir temennimvar o da, tüm
diplomatlar şerefleri için, ülkeleri için, insanlık için çalışsınlar. Öyle çalışırlarsa daha güzel bir dünyada yaşamış olacağımıza unutulmamalıdır. Son 
http://www.balkangunlugu.com/v3/index.php?option=com_content&view=article&id=449:giplomatn-gi-2&catid=44:sokol-brahaj&Itemid=454

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder