| Davos hareketini balkan halkları nasıl karşılandı |  |  |  |
| Pazartesi, 16 Şubat 2009 15:36 |
| Türkiye başbakanın Recep Tayip Erdoğan’ın Davos’ta İsrail cumhurbaşkanı ve oturum moderatörüne karşı konuşması ve hamlesi, Balkan halkları için de bir heyecana sebebiyet olmuştur.
Ertesi gün gelen maillerden dolayı bilgisayarım kilitlendi… herkes ayrı bir şeyler söylüyor. Ama genelinde Türkiye Başbakanına yakışan bir hareket olduğu hem fikirdir. Ancak şunu da belirtmem gerekir ki “Recep Tayip Erdoğan’ın konuşmasını ve hareketi beğenen veya eleştiren Müslümanlar kadar Katolik ve Ortodoks arkadaşlarım var.
Türkçe bilemedikleri için telefon açıp da 4-5 dakikadan başlayarak 50–60 dakikaya kadar süren telefon görüşmelerim oldu. Neler sormuyorlardı ki neler… Türkiye’nin artık olması gerektiği komuna geldiği, siyasi, askeri, hukuki açıdan hem bölgede hem de dünya çapında kendi rolünü belirleyecek konumda olduğu için bizim (genel Balkan ülkeleri için belirtiyorum) açıdan da faydalı olup olmayacağı konuştur. Hemen bunun ardından hep aynı konuyu değiniyorlardı: “peki savcılar Ergenekon’u bitirebilecekler mi?”… Balkan haklarının hepsinde hukuku ve meşru olmayan yollarla iktidarı ele geçirme durumu yaşamıştır. Bundan hiç hayır gelmeyeceği ortadadır ama yaşayan daha iyi anlar ya… bundan soruyorlardı Ergenekonu. Benim cevabım da: “Türkiye’nin hukuku adalettir. Türkiye’de Adalet Mülkün Temeli Olduğu”, her ülkede olduğu gibi hukuk bazen sekteye uğrar ama zamanı gelir ve adalet yerini bulur. Adalet bir savcıya değil de tüm Adli kurumların işi ve emeği olacağı. Ergenekondan Türkiye çok zaman kaybetmiş ancak kurtulma zamanında olduğu” oldu. Bu başbakanla Türkiye’nin ekonomik, istikrar ve demokratikleşme konusunda ne kadar mesafe kat edildiği bana anlatıyorlardı. Ve gerçekten bir şeyi dışarıdan görmek ne kadar farklı olduğu farkını anlar insan. Mailler ve telefon görüşmelerimden birkaç cümle daha yazmak ve Balkan halklarından olan Arnavut ve Boşnakların neredeyse tamamı ve de bazı Yunanların Türkiye’nin söz sahibi olması onlar da sevindiklerini belirtmek gerek. Sonraki gün gazete manşetleri faklıydı çoğunun. Reklam olmasın diye gazete ismi vermeden birkaç örnek; “Dünya Sustu O Konuştu”, “Osmanlının Torunları”, “Dünyada Adaletsizliğe hala DUR DİYEN VARMIŞ!”, “Müslümanca Konuşmadı ama İNSANCA KONUŞTUĞU KESİNDİR”, “Ancak Güçlüler Konuşur…”, “Geç Kalınmışın telafisi olacak mı bu hareket”, “Adalet yandaşı AMA YAPTIRIMI NE OLACAK Bakalım” … gibi manşetler. Tabiî ki bu manşetler tam dört gün boyunca yazıldı çizildi. Bugün bile hala Davos’un yankıları sürmektedir. Tabiî ki eleştirenler de var yok değil, ama aklın yolu birdir derler ya… öyle oldu be sefer. Gerçekten Davos Davos olalı böyle olaya sahne olmamıştır… Ama insanlık adına bakıldığında bu hamle mazlumun yanında yer alınması gerektiği, en azından BİZ (biz ve siz Osmanlı Medeniyeti ve İslam Kültürü) böyle bir kültür ve medeniyetten geldiğimizi belirtmek ve suçsuz-savunmasız Filistin halkının yanında Türkiye’nin de olduğu belirtmek kâfidir. Ama kesinlikle bunun arkası geleceği inancı da oluşmamış değil tabii…. Türkiye devleti ve insanları devamlı olarak Balkan halklarının hep yanındaydı… Bosna’nın yanında… maddi manevi yardımlarını esirgemedi… Sırp katillerinin Kosova Arnavutları üzerine yaptıkları soykırımı, katliamı, insansızlığı durdurmak için elinden gelenini yapmıştı… maddi manevi hiçbir yardımlarını esirgemedi Arnavut kardeşlerinden. Bunu yaparken de gösteriş için yapmadılar. Hiç unutmam Kosova’ya ilaç-yiyecek-giyinecek malzeme götürülüyordu ve BBC’den bir muhabir sormuştu rahmetli başbakan Ecevit’i; “Siz Türkiye ve halkı olarak dünyaya örnek olacak kadar ÇOK yardım gönderiyorsunuz…” rahmetli Ecevit de “hayır hayır öyle değil, biz sadece çorbada tuzumuz olsun diye uğraşıyoruz…”. Sonuç itibarıyla Balkan halklarından Türkiye başbakanı Recep Tayip Erdoğan’ın Davos’taki konuşması ve hareketiyle Türkiye’nin bölgede ve dünya çapında var olan itibarını daha da sağlam temellere oturtturduğunu değerlendirilmektedir. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder