17 Ocak 2012 Salı

Arnavutluk'ta dinler ile devlet arası işbirliği anlaşması 1-2


Arnavutluk'ta dinler ile devlet arası işbirliği anlaşması (1)PDFYazdıre-Posta
Pazartesi, 26 Ocak 2009 00:13
Dini inançların anayasayla yasaklandığı 1967 yılından beri ilk defa Müslüman Sünni, Müslüman Bektaşi, Hıristiyan Ortodoksların din liderleri (Hıristiyan Katoliklerin ise bu anlaşmayı Vatikan'ın emri doğrultusunda 2001 yılında imzalandığını belirtiliyor) ile hükümet arasında ilişkileri düzenleyip işbirliğinin ilerletilmesinin önünü açacak bir anlaşmayı imzalayarak işbirliği yoluna girdiler.


Yapılan bu anlaşmadan sonra, birçok gazeteci yazar “hani devletimiz laikti. Hani Türk laikliğini benimsemiştik…” diye köşelerinde yazmağa başladılar. Bu gibi düşüncelere cevabını Devlet Kültler Komitesi başkanı Rasim Hasanaj “Arnavutluk'un Anayasanın maddelerini hatırlatarak, ülke laiktir ancak devlet dinlerin ve dini cemaatlerin eşitliği ve bunların bağımsızlığını tanımak mecburiyeti olduğu ve Arnavutların dini hak ve özgürlüklere her zaman sahip olsalar da, yeni anlaşma hükümetin anayasal görevleri arasında yer aldığını belirterek” vermiş oldu.
Peki bu anlaşma ne içeriyor, ne anlama geliyor. Bu anlaşma özetle “komünist rejimin ülkeyi ateist (dinsiz!) ilan ettiğinde ve bütün dini faaliyetleri yasakladığı ve her türlü dini kurumlarını tümden kapattığı 1967 yılından önce ve sonrasında el koyduğu arazilerini, vakıflarını, kurumlarını… vs. bu dini cemaatlere geri iade edeceğini garanti altına alındığı” anlamına gelmektedir.
Tiran Hükümeti ile Arnavut dinlerin ve dini cemaatlerin arasındaki bu anlaşma ayrıca, dini varlıklar için vergi muafiyetleri ve devletin bizzat yardımını öngörüyor. Tasarıyı hazırlayan Kültür Bakanlığına bağlı Devlet Kültler Komitesi bu tasarıyı kabul ederken konuyla ilgili AB ülkelerinin tecrübe ve deneyimlerini birleştirerek insan hakları ve özgürlükleriyle ilgili uluslararası anlaşmalarını dikkate alarak hazırladıklarını belirtiyorlar.
Bu anlaşmanın imzalanmasına başbakan Prof. Dr. Sali Berisha “yarım asır sonra gerçekleşen bu olayı tarihi bir an olarak nitelendirmektedir. Ayrıca anlaşma hükümetle Arnavutluk'taki dinler ve dini cemaatler arasında ki yeni ilişkiler başlatacağına dair güvence verdiği de belirtmiştir.
Dini liderlerinin ise “siyasetten uzak ancak komünizm dönemine beddua okuyarak ve toplum için barışçıl açıklamalar yapmaları” normal olarak değerlendirilmektedir. Günümüzde yolunda olmayan her hangi bir şey için komünizm dönemin suçlanması normal hale gelen bizim ülkede, iyi olmayan her şeyin bu andan itibaren düzeltilmesi gerektiği inancı hakım olmuş durumdadır. Ancak sorulması gereken sorular sorulmuyor. Komünizmin yıkılışı ve dinlerin serbest bırakılması tam tamına 19 sene olmuş iken bugüne kadar devlet ve din liderler neredeydiler acaba…? Çok geç kalınmış değil midir? Bu soruların cevaplarını bu köşede haftaya verilecektir. Ancak “Komünizm döneminin suçlarıyla ilgili” şunu belirtmek fayda var. Bu konu ile sadece sağ iktidarların ilerletme kat ettiği bilinen bir gerçektir.
Sağcı iktidar, halkın çoğunluğunu oluşturan komünizm kurbanlarını memnuniyetini ön plana çıkartacak birçok hamle yapmaktadır. Böylece yarım asırlık “Komünizm Suçları” ve “Komünizmin Arnavutluk’taki Sonuçlarını Araştırma Enstitüsü” kurulması konusunda bakanlar kurulunun bir tasarıyı kabul ettiklerini belirtiyor. Ayrıca bu tasarı ile bundan sonra 20 Şubat günü “Komünizm Kurbanlarının Anma Günü” olacağı, Tiran’ın ana meydanlarından birine de bu insanların anısına bir dikilitaş dikileceklerini belirtilmektedir. Devamı Haftaya http://www.balkangunlugu.com/v3/index.php?option=com_content&view=article&id=705:arnavutlukta-dinler-ile-devlet-arasbirlianla&catid=44:sokol-brahaj&Itemid=454
Arnavutluk'ta dinler ile devlet arası işbirliği anlaşması (2)PDFYazdıre-Posta
Cumartesi, 31 Ocak 2009 14:02
Arnavutluk devletinin dinlerden ve dine inananlardan özür dilemesinden sonra dinler ile devlet arası işbirliği anlaşması imzalanmıştır. Ancak sorulması gereken birçok soru var ancak bu sorulara cevaplar bulunmuyor. Aslında cevapları var ama bu dinlerden özür dileyen devlet değil, şimdiki iktidardır ve bundan dolayı da nüansları yakalamak gerek. Bu iktidar önderliğinde 19 sene önce din serbestliği başlatıldı.

Komünizmin yıkılışı ve dinlerin serbest bırakılması tam tamına 19 sene olmuş iken bugüne kadar devlet ve din liderler neredeydiler acaba? Çok geç kalınmış değil midir… gibi yüzlerce sorular sıralanabilir. Ancak yukarıda “devlet özür diledi” nosyonun yerine ben “hükümet özür diledi” nosyonunu kullanıyorum. Bunun nedeni ise şu; Berişa ve onun Sağ hükümeti, 19 sene önce gerekenini yapmaya başlamış ve iktidarda kaldığı ilk beş senede tüm dinlere laik hukuki yapı içerisinde avantaj sağlamıştır. Ancak 97’nin Mart’tan sonra gelen Sol iktidarlar Berişa’nın yaptığı tersine yapıp dinleri laisizm ilkesi doğrultusunda serbest bırakması gerekirken, bu iktidarlar Müslümanları ezdiler ve Ortodoks ve Katolik Hıristiyanlara destek üstüne destek sağladılar.
Bunun için “şimdiye kadar devlet neredeydi?” sorusu çok önemlidir. Bu soruya herkes cevap verebilir ancak bu 19 sene içerisinde Müslümanlar neden hala vakıf, medrese, camii, tekke arsalarının tapularını alamamışlar. Ki sene 1998’e gelmeden Katolik ve Ortodokslar kendilerine ait tüm tapularını aldılar. Hatta Müslümanlarınınkini bile tapuları üstüne geçirip o arsalarda tarihin hiçbir zamanında olmayan koskocaman kiliseler ve haçlar dikildi.
Soğuk savaş sonrası dönemde dünyada yeni düşman yaratma gereği sonucunda “Müslümanlar” oldu. Bunun için de dünyanın her yerinde Müslümanlar öyle ya da böyle olsun çekmişler ve çekmektedirler. Ama Arnavutluk Müslümanları kendi ülkelerinde herhangi bir fiziki zalimlik görmedi. Ama zulümsüz de kalmadılar. Onların direk canlarına karşı yapılan bir hamle yok belki amma kimliklerinin yok edilmesi için yapılan hamlelerin çok olduğu belirtilmektedir.
Dedelerimin bıraktığı camilerimizi yıktılar komünist dönem ve o topraklarda tarihinin hiçbir kesitinde olmayan kiliseler dikildi 97’den sonra. Dağların ve tepelerin en üst tepesinde Brezilya’da İsa heykeli kadar haçlar dikildi. Yoktu böyle bir şey tarihimizde. Biz Arnavutlar dinler üstü bir bağ ile birbirimize bağlı olduğumuzu vurguluyoruz “Arnavut’un Dini ArnavutçulukturFeja E Shqiptarit Është Shqiptaria”. Ramazanlarda Arnavutluk’ta açık lokanta bulamazdın derlerdi dedelerimiz. 40 hane uzaklığında aç komşu bulunamazdı Arnavutlarda… Ama öyle zamanlar ancak 1950’li yıllarına başına kadar olmuş ondan sonra bozulmuştur. Ve de özellikle 1997–2002 yılları arasında dinler arasında hoşgörüsüzlüğün baş gösterdiği değerlendiriliyor.
Buna sebep olan ise, hiçbir bakanı, bakan yardımcısı, hiçbir yöneticisi hatta hiçbir lise müdürü dahi Müslüman asıllı olmayan bir hükümetler zinciriydi. Müslümanlar kendilerine ait vakıf arazilerini %60’dan fazla hala alamadılar. Aldıkları %40’a yakın bir şey ise köy arazileri olan vakıfları ancak verilmiş ve de çok cüzi bir kimsi ise şehirlerde. Asıl olan şehirlerdeki vakıf arazileri, onlar çok pahalı ve o arazilerinin çoğunda gökdelenler yükseltildi. Peki bu nasıl oldu, böyle bir şeye izin veren kimlerdir… vs sorular hep cevapsız kalıyor. Başkentin tam merkezinde tüm başkent halkını içine alacak bir kilise yapılmakta ve “Ne için orada yapılıyor bu kilise?” sorusu cevabı mulak.
Diyanet işleri başkanlığı ve Parlamento binasının tam ortasında kalan “Namazgjah Namazgâh denilen mevkie 19 senedir neden camii yapılması izin verilmiyor…?” gibi sorularının cevapları mulak. Bunun için iktidar Müslüman herkese demokrasi, iktidar Hıristiyan olduğunda sadece Hıristiyanlara demokrasi anlayışı komünizm hatasını düzeltmez bilakis daha da kötüye götürür. Son. 
http://www.balkangunlugu.com/v3/index.php?option=com_content&view=article&id=730:arnavutlukta-dinler-ile-devlet-arasbirlinla&catid=44:sokol-brahaj&Itemid=454

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder