Arnavutluk'ta dinler ile devlet arası işbirliği anlaşması (1) |
Pazartesi, 26 Ocak 2009 00:13 | ||||||
Dini inançların anayasayla yasaklandığı 1967 yılından beri ilk defa Müslüman Sünni, Müslüman Bektaşi, Hıristiyan Ortodoksların din liderleri (Hıristiyan Katoliklerin ise bu anlaşmayı Vatikan'ın emri doğrultusunda 2001 yılında imzalandığını belirtiliyor) ile hükümet arasında ilişkileri düzenleyip işbirliğinin ilerletilmesinin önünü açacak bir anlaşmayı imzalayarak işbirliği yoluna girdiler.
Yapılan bu anlaşmadan sonra, birçok gazeteci yazar “hani devletimiz laikti. Hani Türk laikliğini benimsemiştik…” diye köşelerinde yazmağa başladılar. Bu gibi düşüncelere cevabını Devlet Kültler Komitesi başkanı Rasim Hasanaj “Arnavutluk'un Anayasanın maddelerini hatırlatarak, ülke laiktir ancak devlet dinlerin ve dini cemaatlerin eşitliği ve bunların bağımsızlığını tanımak mecburiyeti olduğu ve Arnavutların dini hak ve özgürlüklere her zaman sahip olsalar da, yeni anlaşma hükümetin anayasal görevleri arasında yer aldığını belirterek” vermiş oldu.
Peki bu anlaşma ne içeriyor, ne anlama geliyor. Bu anlaşma özetle “komünist rejimin ülkeyi ateist (dinsiz!) ilan ettiğinde ve bütün dini faaliyetleri yasakladığı ve her türlü dini kurumlarını tümden kapattığı 1967 yılından önce ve sonrasında el koyduğu arazilerini, vakıflarını, kurumlarını… vs. bu dini cemaatlere geri iade edeceğini garanti altına alındığı” anlamına gelmektedir. Tiran Hükümeti ile Arnavut dinlerin ve dini cemaatlerin arasındaki bu anlaşma ayrıca, dini varlıklar için vergi muafiyetleri ve devletin bizzat yardımını öngörüyor. Tasarıyı hazırlayan Kültür Bakanlığına bağlı Devlet Kültler Komitesi bu tasarıyı kabul ederken konuyla ilgili AB ülkelerinin tecrübe ve deneyimlerini birleştirerek insan hakları ve özgürlükleriyle ilgili uluslararası anlaşmalarını dikkate alarak hazırladıklarını belirtiyorlar. Bu anlaşmanın imzalanmasına başbakan Prof. Dr. Sali Berisha “yarım asır sonra gerçekleşen bu olayı tarihi bir an olarak nitelendirmektedir. Ayrıca anlaşma hükümetle Arnavutluk'taki dinler ve dini cemaatler arasında ki yeni ilişkiler başlatacağına dair güvence verdiği de belirtmiştir. Dini liderlerinin ise “siyasetten uzak ancak komünizm dönemine beddua okuyarak ve toplum için barışçıl açıklamalar yapmaları” normal olarak değerlendirilmektedir. Günümüzde yolunda olmayan her hangi bir şey için komünizm dönemin suçlanması normal hale gelen bizim ülkede, iyi olmayan her şeyin bu andan itibaren düzeltilmesi gerektiği inancı hakım olmuş durumdadır. Ancak sorulması gereken sorular sorulmuyor. Komünizmin yıkılışı ve dinlerin serbest bırakılması tam tamına 19 sene olmuş iken bugüne kadar devlet ve din liderler neredeydiler acaba…? Çok geç kalınmış değil midir? Bu soruların cevaplarını bu köşede haftaya verilecektir. Ancak “Komünizm döneminin suçlarıyla ilgili” şunu belirtmek fayda var. Bu konu ile sadece sağ iktidarların ilerletme kat ettiği bilinen bir gerçektir. Sağcı iktidar, halkın çoğunluğunu oluşturan komünizm kurbanlarını memnuniyetini ön plana çıkartacak birçok hamle yapmaktadır. Böylece yarım asırlık “Komünizm Suçları” ve “Komünizmin Arnavutluk’taki Sonuçlarını Araştırma Enstitüsü” kurulması konusunda bakanlar kurulunun bir tasarıyı kabul ettiklerini belirtiyor. Ayrıca bu tasarı ile bundan sonra 20 Şubat günü “Komünizm Kurbanlarının Anma Günü” olacağı, Tiran’ın ana meydanlarından birine de bu insanların anısına bir dikilitaş dikileceklerini belirtilmektedir. Devamı Haftaya http://www.balkangunlugu.com/v3/index.php?option=com_content&view=article&id=705:arnavutlukta-dinler-ile-devlet-arasbirlianla&catid=44:sokol-brahaj&Itemid=454
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder